Canlılar İçin Kan Nedir?

Canlılar İçin Kan Nedir
Yazar: arcura

Canlılar genel olarak kan hücrelerinin oksijeni vücut içerisinde taşımasıyla hayatta kalırlar. Zira kan ve hastalıkları kan grupları, kan ve dolaşım sistemi vb. gibi konular; ayrı başlıkta incelenecek kadar uzun. Şimdilik bu yazıyı önsöz olarak adlandırıp başlayalım.

Öncelikle kan nedir onu anlatalım:

Kan: İnsanda ve gelişmiş yapılı canlılar için, atardamarların ve toplardamarların içinde dolaşarak; gözelerde özümleme, yadımlama işlevlerini sağlayan, plazma ve yuvarlardan oluşmuş, kırmızı renkli, yaşamsal sıvı.

Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşır. Akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvıdır.
Kana ise alyuvarlar kırmızı rengini verir.

Kana; latincede hema, kanı inceleyen bilim dalına ise hematoloji denir. Bir çok canlılar kana sahiptir.

Kan, hücrelerin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için uygun ortamın oluşturur. Bu amaçla kan, vücut sıvısının asit baz dengesinin düzenlenlemekte görevlidir. Vücut sıvısının düzenlenmesinde, hücre ve doku sıvılarının yoğunluklarının ve vücut ısısının sabit kalmasında önemli göreve sahiptir.

Kan, vücutta bir bağ dokusudur. Çok hücreli bir bileşene (kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler) ve sıvı bir hücre dışı matrise sahiptir.

Vücuttaki diğer bağ dokularının aksine, kan bir sıvıdır. Vücut zarar gördüğünde; kan da diğer bağ dokuları gibi katı hale gelir. Buna pıhtılaşma denir.

Kan İle İlgi̇li̇ Genel Bi̇lgi̇ler:

Çoğu insanda kanın yapısı, %45 hücrelerden, %55’i ise plazmadan oluşur. Bu oranlardan birinin biraz fazlası ya da azı anemi gibi kan hastalıklarına neden olmaktadır. Vücut, saniyede yaklaşık 2 milyon kırmızı kan hücresi üretir. Sayı bazen stresli anlarda büyük ölçüde artar. Hamile bir kadının kan hacmi, %50’ye kadar artabilmektedir. Sebebi, anne rahmindeki bebeği beslemek içindir. (İnsanlarda) erkekler genellikle 5-6 litre, kadınlar ise 4-5 litre kana sahiptir. Bu vücut ölçülerine göre de değişmektedir. Hayvanlarda ise rakamlar farklıdır.

Kan Gruplarini Ki̇m Buldu?

1875’te Profesör Fizyolog Leonard Landois; köpek kanının başka bir cinsin kanı ile karıştırıldığında 2 dakika içinde lizise (hücre parçalanması) olduğunu olduğunu fark etmiştir.

Karl Landsteiner ForMemRS; 14 Haziran 1868 Viyana doğumlu olan Avusturyalı-Amerikalı immünolog ve patologtur. 1900 yılında ana kan gruplarını ayırdı. Günümüz kan grupları sınıflandırma sistemini kandaki aglütininlerin varlığını tanımlamış oldu. Constantin Levaditi ve Erwin Popper ile birlikte çocuk felcine yol açan virüsü 1909’da keşfetti. 1926’da Aronson Ödülü’nü ve 1930’da Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü aldı. Kendisi ‘Transfüzyon tıbbının babası’ olarak bilinmektedir.

Karl Landsteiner, bilim adamlarının kanla ilgili bu çalışmalarının üzerinde durdu. Alyuvar ve serum arasındaki tepkimeleri tanımlayarak 1901’de sonuçlarını yayınlamıştır. Landsteiner önceleri A, B, C olmak üzere üç kan grubu tanımladı. 1902 yılında öğrencileri olan DeCastello ve Sturli ; daha geniş bir çalışma ile kan grup sistemini A, B, O, AB olarak tanımladı. 1922’de Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden Landsteiner 1930 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görülmüştür. 1939 yılında Philip Levine Rh etkeninin varlığına dikkat çekti. Böylece kan ve grupları konusu üzerine iyice düşülmeye başlandı.

Kan tipi : Bir ferdin sahip olduğu kan faktörlerinin toplamıdır. Kan tiplerini gruplandırmanın bir diğer yöntemi ise Rhesus yani Rh’dir. İnsanlar Rh+ ve Rh- gibi ek antijenlere sahiptir. Yani bunlar da belirgin farklılıklar sunar. Hepimizin bildiği gibi, Rh+ olan bir birey Rh- antijene sahip bir bireye kan veremez, çünkü bu bir bağışıklık tepkisine yol açar. Rhesus maymunları üzerinde yapılan bir araştırma sonrası keşfedilmesi sebebiyle bu maymunları anmak için RH olarak 1939 yılında Philip Levine tarafından adlandırılmıştır.

Kan grubu: Aynı lokustaki genler tarafından belirlenen antijenlerdir. Kandaki eritrositlerin A ve B antijenlerini bulundurup bulundurmamasına göre yapılan kan grubu sınıflandırmasıdır. Örneğin ; kişinin kanında A antijeni varsa A kan grubu denir. A ve B antijenlerini içermiyorsa 0 kan grubu diye adlandırılmaktadır. Kan grubu saptanması, tek bir antikor bulunduran spesifik test serumuyla yapılmaktadır.

İnsanlarda Kan Grupları:

A+ , A- B+ , B-

AB + , AB- 0+, 0-

Ve null grubu

Null Kan Grubu:

Ayrıca null kan grubu da vardır. Bu kan grubuna sahip insanlar hem şanslı hem şanssız… Ender bir kan grubuna sahip olmak güzel elbet. Çünkü dünyada sayısı 50’den az. Fakat kaza gibi durumlarda kan verecek kişi çok çok az ve dikkatli bir yaşam bu ender kana sahip kişiler için zorunlu bir yaşam biçimi.

Eğer kan, RH sistemindeki 61 antijenden yoksunsa; kan otomatik olarak null olarak kabul edilmektedir. Altın kan grubu yahut null olarak nitelendirilmektedir. İlk olarak Avusturalya Aborjinlerinde görülmüştür. Dünya genelinde bu kan grubu için sadece 9 bağışçı vardir. Rh negatif kan grubuna sahip bir kişi yalnızca RhD antijeninden yoksunken Altın kan grubunda, kişi , tüm Rh antijenlerinden yoksundur. Akraba evliliği, Otozomal genler, RHD ve RHCE veya RHAG olan belirli genlerin değiştirilmesi veya tamamen silinmesi gibi sebeplerle altın gen ortaya çıkar.

Hayvanlarda Kan Grupları:

İnsanlardan başka canlılar da kan gruplarına sahiptir. Örneğin köpeklerde 13, kedilerde 3, atlardaysa 8 ayrı kan grubu bilinmektedir. İnsanlardaki A, B, AB, O kan gruplarına başka canlılarda da rastlanır. Örneğin maymunların, gorillerin ve kemirgenlerin kanları da ABO sistemi ile gruplandırılmaktadır. Abo kısaca kan naklinde kan alan hastanın vücudunun , bağışıklık sisteminin tepki göstermesidir diyebiliriz. Bu da demek oluyor ki hayvanlarda birbirine kan verebilmektedir.

Kedi:

A, B ve AB (toplam 3 tür). A ve B kan grubu kediler, birbirlerine hiçbir şekilde kan veremezler. Bu canlılar için AB kan grubu ise, genel alıcıdır ve A ile B’den kan alabilmektedir. Kedi ırklarında en çok görülen grup A grubudur. Örneğin Siyam ve Burmese kedilerinin % 100 `ü A grubu olarak belirlenmiştir. British Shorthair % 58 ile B grubundandır. İran, İngiliz kısa tüylü, Himalaya gibi bazı önemli ırklar da , daha çok B grubu olarak saptanmıştır.

Köpek:

Köpeklerde kan gruplarının belirlenmesine yönelik çalışmalar 1950’lerde başlamıştır.
Bu canlılar için kan grubu, kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde yer alan çeşitli moleküller tarafından belirlenmektedir. Buna DEA denir. En az 6 tipte kan grubu vardır. (Köpek eritrosit antijeni) En önemlisi; DEA I.I grubudur. DEA I.I negatif; üniversal donör olarak kabul edilmektedir. DEA I.I hem pozitif, hem negatife kan verebilmektedir. Pozitif olanlar, yalnızca DEA I.I pozitif olanlara kan verebilmektedir.

İnsan ve kedinin tersine köpeklerde genellikle diğer kan gruplarına karşı doğal antikor bulunamaz. Bu nedenle daha önce kan nakli yapılmamış bir köpekte genellikle ilk kan naklinde tepkime oluşmaz. Ancak uyumsuz kan nakli olan hayvanda nakilden bir kaç gün (4-14) içinde antikorlar oluşabilir. Bu nedenle tekrar yapılan kan nakilleri kanda sorun oluşturabilir.

At:

A, C, D, K, P, Q, U ve T olmak üzere 8 kan grubu vardır. Her kan grubu sistemi içinde ise eritrosit membranlarında ki antijenlerin oluşmasından sorumlu çeşitli allerjik faktörler bulunur. 19 Ag bulunmaktadır.

Koyun:

30’dan fazla kan grubu faktörü tespit edilmiş ve bunlar 7 kan grubu sistemi altında sınıflandırılmıştır (A, C, D, M, B, RO, X-Z).

Sığır:

11 kan grubu, 70 kan grubu faktörü vardır. Bu, sığırlarda kan gruplarının saptanması için, özel antikorlu 51 test serumunu gerektirir.

Kanatlılar: 7 kan grubu vardır.

Keçi: 5 kan grubu vardır.

Domuz: 15 kan grubu vardır.

İnsanlarda, kan grupları ve Rh faktörünün belirlenmesinde 3 adet anti-test serumu kullanılır. Her hayvan türünde kan grupları farklı olduğu gibi, kan grubu faktör (insanlardaki Rh gibi) sayısı da çok fazladır. Örneğin sığırlarda 11 kan grubu, 51 kan grubu faktörü vardır. Bu, sığırlarda kan gruplarının saptanması için, özel antikorlu 51 test serumunu lazımdır. Hayvanlarda kan nakli ; alıcı ve vericinin kanlarının uygunluğunun olduğunu anlamak için çarpraz karşılaştırma deneyi yapılır.

Hayvanlarda Kan Nakli Için Aranan Özelliklere Örnekler :

Kan aktarımı vücut sıcaklığında uygulanır. Taze kan olmasına önem verilir. Verici; herhangi bir hastalığa sahip olmamalı, aşıları tam olmalı vb. Kısacası aynı insanlardaki kan verecek olan kişilerin standartları uygulanır.

-Köpek 25 kg ve üstünde olmalıdır.
-2-8 yaşları arasında olmalıdır.
-Hemotokrit %40 veya üzerinde olmalıdır.
-Bir kerede 20 ml/kg`dan fazla kanı alınmamalıdır.
-İkinci kez kan verebilmesi için en az 3 hafta geçmelidir.

-Kedi ise, 5-7 kg arasında olmalıdır.2-8 yaş arasında olmalıdır.
-Hemotokrit %38 ve üzerinde olmalıdır.
-11mg/kg kan en az 3 hafta ara ile genel anestezi altında alınır.

Kan Renkleri̇ Ve Kanı Kırmızı Olmayan Canlılar :

Tüm omurgalı canlılarda kan, kırmızı renktedir. Bu da kırmızı kan hücrelerimizin yani alyuvarlarımızın sayesindedir. Bunu biliyoruz. Peki diğer kan renkleri ve renklerin değişik olma sebepleri nelerdir?

  • Omurgasız hayvanlarda ( karides, yengeç vb) kan ‘ mavi ‘ renktedir. Kabuklular, örümcekler, mürekkepbalıkları, ahtapotlar ve bazı yumuşakçaların vücutlarındaki pigmentlerin farklı olmasından dolayı kan , kırmızı değildir. Çünkü bu canlılarda hemoglobin yerine hemosiyanin bulunur. Bu molekül içerisinde demir yerine, bakır bulunur. Bakır, ışığın farklı dalga boylarının emilmesine ve geri yansıtılmasına neden olur. Bu hayvanların kanları oksijenliyken mavi, oksijenin yokluğunda renksizdir.
  • Bazı solucan ve sülüklerde ise kan ‘ yeşil ‘dir. Klorokruonin adlı kimyasal madde, kanın yeşil olmasına sebep olur. Bu kimyasal ile oksijensiz kan açık yeşildir. Oksijenlendiğinde ise daha koyu bir yeşile döner.

Bu kaideyi bozan yeşil kanlı skink kertenkeleleridir. Diğer omurgalılarda olduğu gibi bu canlıda da hemoglobin bulunmasına rağmen kan rengi yeşildir. Sebebi hemoglobinin döngüsünden kaynaklanmaktadır.

  • ‘Mor’ bir kan rengi de canlılarda görülebilir. Çok sınırlı sayıda bazı denizel solucanda (özellikle penis solucanlarında) görülür. Bu durum hemoeritrin moleküllerinden kaynaklanır. Bu molekülde demir bulunur. Kan oksijensizken renksizdir, oksijenlendiğinde pembemsi ve parlak mora döner.

Kaynak : Evrim ağacı, Active veteriner sağlık merkezi,

Bir Yorum Bırakın